Nefes al! Güzel oğlum, nefes almayı unuttun.
Çaren yok, yaşayana kadar öleceksin bu dünyada.
Ağrısını sen çektin, acısını sen çektin ve ilk sen kaybettin.
Çünkü sen güzel oğlum, en öndeydin.
Dağılmaksa, dağılalım! Hiç dağılmadık mı sandın!
Yanacaksak, yanalım! Hiç yanmadık mı sandın!
Kimselere selam veremedik!
Gökleri yerlerden seçtik!
Aynada yüzümüzü göremedik!
Yüzümüzü de bir edemedik!
Ama sen güzel oğlum Sen!
Avuçlarımızın çukurlarına çınarlar eken sen!
Kar toplar gibi, boran toplar gibi, fırtına toplar gibi...
Sen toplayıp yağdırdın ya bizi!
Gözümüzün, gönlümüzün naaşı kalkmak üzereyken oğlum
Aklımız, umudumuz son nefesini verirken
Bir nefesten, bir ateşten, bir delirişten...
Çıkageldin ya sen!
Bu çukuru sen kazmadın! Bu çukuru sen kurmadın!
Ama bu çukuru sen kurtardın oğlum!
Kendi hikayesini yazan kalemsin sen!
Kaderimiz de yazdıklarında!
Nefes al oğlum! Nefes al! Nefes almayı unutma!
Çaren yok, yaşayana kadar öleceksin bu dünyada.
Nefes al oğlum! Nefes al! Nefes almayı unutma!
Çaren yok, yaşayana kadar öleceksin bu dünyada.