Onlar ki toprakta karınca, suda balık
Havada kuş kadar çokturlar
Korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar
Kahreden ve yaratan ki onlardır
Destanımızda yalnız onların maceraları vardır
Destanımızda yalnız onların maceraları vardır
Onlar ki uyup, hainin iğvasına
Sancaklarını elden yere düşürürler
Ve düşmanı meydanda koyup kaçarlar evlerine
Ve bir nice mürtede hançer üşürürler
Ve yeşil bir ağaç gibi gülen, ve merasimsiz ağlayan
Ve ana avrat küfreden ki onlardır
Destanımızda yalnız onların maceraları vardır
Destanımızda yalnız onların maceraları vardır
Demir, kömür ve şeker
Ve kırmızı bakır ve mensucat
Ve sevda ve zulüm ve hayat
Ve bilcümle sanayi kollarının
Ve gökyüzü ve sahra ve mavi okyanus
Ve kederli nehir yollarının
Sürülmüş Tanrıların ve şehirlerin bahtı
Bir şafak vakti değişmiş olur
Bir şafak vakti karanlığın kenarından
Onlar ağır ellerini toprağa basıp, doğruldukları zaman
En bilgin aynalara, en renkli şekilleri aksettiren onlardır
Asırda onlar yendi, onlar yenildi
Çok sözler edildi onlara dair ve onlar için
Zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur denildi